Başlıktaki soruyu CHP’nin tabanına sorarsanız alacağınız cevap koca bir evetken yönetici elit kadrolarına sorduğunuzda muhtemelen hayır cevabını almanız kaçınılmazdır. Uzun yıllardır tanımı ve ilkeleri tartışılan Kemalizm, aslında özü itibariyle laik cumhuriyetin yaşaması ve ilerlemesi için siyasete, ekonomiye, kültüre, sosyal hayata devlet müdahalesini makul hatta gerekli ve meşru gören bir bakış açısıdır. Devleti ve devlet müdahaleciliğini toplumsal yararı sağlamada merkeze koyan Kemalist bakış açısı aslında batıyla rekabet edebilen Türkiye’yi inşa etmek, doğu da ya da kuzeyde ortaya her an çıkabilecek olan İran ve Rus saldırganlığına karşı bir set oluşturma pradigmasıdır.
Yöntemi pozitivist doktrine bağlı kadroların planlama ve yapılandırma süreçlerinde toplumsal uzlaşıyı olmazsa olmaz olarak görmeden kararların alınması ve uygulanmasıdır. Medeniyet anlayışını teknik ve teknolojik üstünlükte açıklayan Kemalist düşünce güce dayalı dış politikayı benimser. İlkeseldir ve dış müdahaleleri minimize etmeyi hedefler. Güvenlikçi devlet refleksi gelişmiş güçlü bir ordunun varlığını devlet ve milletin sürekliliğini sağlamada yapı taşı olarak değerlendirir. Kemalizm; 1683’ten 1921 yılına kadar devam eden dramatik yenilgilerin bir daha asla yaşanmaması için kalkınmayı esas alan, acı tecrübelerle yoğrulmuş, aslında devletin ve milletin koca dünyada tek başına olduğunu kabul eden hiçbir devlete ya da uluslararası kuruluşa hatta yeri geldiğinde kendi halkının bir kısmına dahi güvenilmemesi gerekliliğine inanan, savaş sonrasının oluşturduğu bir değerler manzumesidir. Şahsi kanaatimizce Kemalizm, köklerini İttihatçılığın Türkiyecilik kanadına dayandırmış Cumhuriyet döneminin en önemli sentezci, silsileyi meratibe önem veren ve yeni bir gelenekçiliği başlatmak isteyen sade, anlaşılabilir, net bir akımıdır denilebilir.
Bu bağlam da Yeni CHP Kemalizm’e muhtaç mıdır sorusunu bir kez daha sormakta fayda var. Eğer “Yeni CHP” parti içerisinde iktidar mücadelesine girmiş ve mevcut Genel Başkanı Özgür Özel, sadece AK Parti ile olan insani, vicdani ve saygıya dair konularla gündeme geliyorsa, belediye başkanları CHP Genel Merkezine veya il, ilçe teşkilatlarına tahakküm kurabiliyorsa CHP Kemalizm’e muhtaçtır. Toplumculuğu ve tesanütü bir tarafa bırakarak günü geldiğinde mezhep dayanışması ön alabiliyorsa veya belirli meslek grupları CHP elitlerinin belirlenmesinde etkili hale gelebiliyorsa CHP Kemalizm’e muhtaçtır.
Türkiyecilik fikri ile arasına mesafe koyanlar kendilerini belirli bir bölgenin “Dayısı” ilan edebiliyorsa ya da Ahmet Davutoğlu’nu örnek alarak kendisini “Torosların Yörük Çocuğu” olmakla övebiliyorsa “Yeni CHP’nin” Kemalizm’e ihtiyacı vardır. Hatta bilim çağında insanları, hemşerilerini toplumsal fayda eksenli işlere davet etme yerine okey ve iskambil gibi gereksiz oyunlara teşvik eden, kahvehane açan, okey oynarken poz verebilen, bununla da övünebilen ve okey masası kurmayı kamusal faaliyet zanneden, modern hayattan kopuk, çağının gerisinde kalmış siyasilere sahip olan bir CHP’nin “Modernizmi” savunan Kemalizm’e ve Kemalistlere ihtiyacı vardır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı ile başlayan, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile perçinlenen ve Özgür Özel’in Genel Başkanlığı ile tahkim edilen süreçte CHP’nin herkese ve her kesime mavi boncuk dağıtması onu Kemalizm’den ve hatta ideolojiler dünyasından tamamen koparmıştır. 100 yılı aşan bir parti hatta 1937 kararlarıyla Liberalizmi yasaklayan bir partinin günün sonunda liberalizme bile rahmet okutan AK Parti vari bir neoliberal anlayışı ve popülizmi benimsemesi onu Kemalizm’e muhtaç hale getirmiştir. CHP’nin bu lider kadrosu ve alternatifi olan Özgür Özel muhalifi olan kadrolarla Kemalist çizgiyi ihya etmesi pekte mümkün görünmemektedir. Mustafa Kemal’in portre ve resimleri, söylevlerinden yapılan alıntılarla Kemalizm’in var olduğunu, ayakta kaldığına inanan şehirli CHP tabanının bu yaşananları görmemesi elbette ki mümkün değildir. CHP’nin şehirli, eğitimli tabanı AK Parti MHP koalisyonundan kurtulmayı birinci öncelik hale getirmesinden dolayı şimdilik CHP içinde yaşlananlara ses çıkarmaması CHP’nin mevcut elitlerinin elini güçlendiriyorsa da bu durumun nereye kadar devam edeceği ve ülkeye olacak etkisi ise ayrı bir muamma gibi görünmektedir.
Gezgin Adam Dergisi Editörü Ömer Kaçmaz