Hasan Can Alan tarafından kaleme alınan makale Gezgin Adam Dergisi’nin Şubat 2025 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Makalenin Sesli Makale versiyonunu “Sesli Makale” bölümünden okuyabilirsiniz.

MANAVGAT SOLU’NUN YERLİLİK, MİLLİLİK VE ENTERNASYONALİZM SORUNU

Türk Solu’nun altın çağını yaşadığı 1960-1970 yılları arasında sıkça eğildiği ve tartıştığı bir konu olan yerellik, millilik ve enternasyonalizm mi tartışması sol gelenekte bazen keskin bazen örtülü bir zıtlaşmayı doğurmuştur. Türk solu bu hikâyede net bir sonuca ulaşamasa da bazen yerelleşmeyi bazen millileşmeyi bazen de enternasyonalizmi benimsediği ve bunu deklare ettiği su götürmez bir gerçektir. Yerli, milli ve enternasyonalizm tartışması aslında Türk solunda idealize edilmesi gereken insan profilini belirlemek için son derece önemliydi. Netice de sınıf bilinci olmayan bir toplumda var olan, adı konulmamış sınıfsal ayrılıkların çözümü, topluma sınıf bilincini yerleştirme de idealize edilen sol kişilikler etkili olacaktı. Pek çok sol, sosyalist akım, parti, fraksiyon bu üç kavramdan en az birini benimseyerek kendi dünyasına göre insan yetiştirmek için kolları sıvadığı görülür. Kimi okuma kimi tartışma grupları kurarak, kimileri seminer, konferans, çalıştay düzenleyerek harekete geçti. Ama genellikle de süreli yayın basarak bu işler çözülmeye çalışıldı. Özellikle belirli dergi veya gazeteler çevresinde oluşan eğitici çalışmalar beklenenden daha etkili oldu. Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör etrafında oluşan Kadro Dergisi; Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, Korkut Boratov, Altan Öymen gibi aydınların yer aldığı Yön Dergisi hala basımı devam Birikim Dergisi neredeyse bir kuşağı biçimlendirmeyi başardı. Başarmakla da kalmayarak Türkiye Tarihinin bir aşamaya kadar yönünü çizdi. Muhtıralar, darbeler ve darbe teşebbüsleri süreçleri sabote etse de Türk solu ideal insan, ideal solcu ve ideal devrimci ve bunun ahlakı üzerine her dönem çalışmaya ve bir sınır çizmeye gayret etti. Türk solunda bu tartışma ve yapılanma devam ederken Manavgat Solu’ne yaptı, bu tartışmaların neresinde yer aldı? Başka bir ifadeyle Manavgat Solu’nu ideal insan, ideal devrimci yetiştirme, sol idealini ihraç etme ve sol yaşam tarzını yaygınlaştırma gibi bir kaygısı var mıydı? Buna dair bir plan ve program hazırlanabildi mi?

Manavgat Solu Arada Kalarak Çelişkiyi Derinleştirmiştir

Manavgat Solu’nun en büyük eksikliği olan yazınsal üretim ve tartışma kültürü maalesef ki yerlilik, millilik ve enternasyonalizm konularında da karşımıza çıkmaktadır. Konuya hasredilmiş kitap, makale, manifesto veya seçim beyannamesinin Manavgat Solu’nun paydaşı grup, parti ve oluşumları tarafından hazırlanmaması; umumiyetle de genel merkezlerin konuyla alakalı dayatmalarını tartışmadan doktrinel kalıplarla halka, yerel siyasilerin fikirleriymiş gibi sunulması aslında Manavgat Solu’nun konuyla ilgili olgunlaşmış bir perspektifinin olmamasını ve böyle bir derdinin de bulunmamasını göstermektedir.

Sol sosyalist gelenekleri, liderleri övgü dolu sözlerle yad etmekten kurtulamayan Manavgat Solu’nun büyük çoğunluğu fırsat bulup bir türlü emekçileri yekpare bir bütünlüğe ulaştıramadı. XIX. yy.’a egemen olan vatandaşlık temelli siyasi ve hukuksal eşitliğin Kemalist iktidar tarafından Türkiye’ye kazandırılmasını yeterli bulan Manavgat Solu, enternasyonal solun toplumsal ve ekonomik eşitliği savunma ve bunu kurma sürecini ne benimseyebildi ne de bunu hayata geçirmek için herhangi bir mücadeleye yeltendi. Enternasyonalist sol ve sosyalist akımların en nihayetinde ulusların ve devletlerin üzerine çıkma arzusu Manavgat Solu’nu devletle karşı karşıya gelmemek için daha da içine kapanık, iktidar ve iktidar etrafında kümelenen sermaye ile barışık ulusalcı bir konsepte oturtmaya yetmiştir. Devlet, iktidar, egemen sermaye sınıfı ile barışık Manavgat Solu’nun milliyetçi eğiliminin enternasyonalist eğilimlerden daha güçlü olması ister istemez onu ideal insan tipi belirleme kaygısından uzaklaştırmıştır. Çünkü devlet kontrolü altındaki eğitim sisteminin yetiştirdiği insan modeli ve bunun genel ahlakı Manavgat Solu’nun sermaye ile uyumlu olan birey ihtiyacını ziyadesiyle karşılamaktaydı.

Manavgat’ta ki hukuki ve siyasi eşitliği yeterli görmesinden olsa gerek toplumsal ve ekonomik eşitliğe gerek duymayan Manavgat Solu’nun ileri gelen devrimcileri (?) emperyalizmle iş birliği halinde olduklarını her zaman iddia ettikleri hükümetlerin eğitim sistemiyle inşa ettikleri bireyselciliğe maalesef karşı çıkamadılar. Ne de olsa o bireyselcilik emekçilerin, işçilerin, emeklilerin bir araya gelerek örgütlü hareket etmelerini engelleyecek en temel unsurdu. Mevcut sistemin inşa ettiği insan profili ve Manavgat Solu’nun barışık olduğu iktidar politikaları ile Manavgat’ta sol bir anlayış ve yaşam tarzı ya da sol insan profilini Manavgat Solu tarafından oluşturması mümkün görünmemektedir. Manavgat’ı ve Türkiye’yi dönüştürme arzusunda olan solun bu çelişkisi kozmopolit bir kent olan Manavgat’taki paradoksu daha da derinleştirmektedir.

Manavgat Sokakları, Manavgat Solu İle Yükselemez 

Solun en önemli kalelerinden biri olan Manavgat caddelerinde: kapitalist ahlakın yıkılacağına inanan, emekçilerden yerel yönetici çıkabileceğini düşünen Manavgat’ın veya Türkiye’nin kurtuluşunu sol sosyalist akımlarda gören bir kalabalıkla bundan dolayı hiç bir zaman karşılaşamazsınız. Nutuk ve slogandan başka bir şey üretmeyen, üzerinde uzlaşılmış insan profilini hazırlayamayan Manavgat Solu ile bunun olması mümkün değildir. Nitekim Manavgat Solu’nun en iddialı partisinin ilçe örgütlenmesinde ya da seçilmiş vekilleri arasında emekçilere ya da Manavgatlı olmayan bir emekçiye yer verildi mi? Tam tersine bahsi geçen mevkiler ya bürokrat gibi hareket edebilecek kişilere ya sermayeye ya da feodal kökleri bulunan ailelerin çocuklarına tahsis edildi.

Manavgatlılık mı Hüsran mı?

Yerliliği Manavgatlı olmaya, Milliliği sermaye ile uyumluluğa indirgeyen, batı emperyalizminin geleneklerini kamusal alana taşıyarak vahşi tüketimi teşvik eden, eğlenceye dayalı sosyal belediyeciliği enternasyonalizm zanneden Manavgat Solu ve onun lider partisi CHP her üç alanda da başarısızdır, her üç alanda da kendine has bir eğilim oluşturamamıştır. Dünyanın pek çok ülkesinde yerel müzik ve sportif faaliyetler emperyalizme karşı halkı bilinçlendirme, sömürüyle mücadele etme, halkla bütünleşme aparatı olarak kullanılırken Manavgat Solu bunu sadece popülizm için kullanmıştır. Örneğin Manavgat Solu’nun yönettiği Manavgat Belediyesinin kontrolü altındaki Manavgat Belediyespor’un taraftar grubunun “Green Boys” adını kullanması durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiyor mu? Yörük kültüründen bahseden Solcu Manavgat Belediye Başkanının deplasmanlar için araç verilmesine yardım ettiği, kolaylıklar sağladığı, takımın 12. adamı olarak gördüğü taraftar grubunun Türkçe konuşulan Manavgat’ta İngilizce isim kullanması ne yerliliğin ifade ettiği Manavgatlılığı ne Milliliği ne de enternasyonalizmle açıklanabilir mi? Ezcümle bu sol anlayış ne milli ne yerli ne de enternasyonal olabilir. Bu sol olsa olsa sol düşünceyi hüsrana uğratan sol bir popülizm olabilir. Milliliği törenlerde saygı duruşunda bulunmak ve İstiklal Marşı okuma olarak gören Manavgat Solu’nun yerlilikten anladığı da İngilizce isimlerden oluşan terkipler kullanmak olduğunu, “Yörüklüğü” öven söylemlerinin de “Yörük” köklere sahip Manavgatlıları kandırmaktan ibaret olduğunu, onların dilini, kültürünü ön plana çıkarma gibi bir amaçlarının bulunmadığını da öğrenmiş olduk. Manavgat toplumunu neyin ve nasıl bir arada tuttuğunu göremeyen Manavgat Solu, tezatlar teşkil eden bir yerlileşme ve millileşme cabası içerisindedir. Toplumsal konuları ve emperyalist toplumsal baskıları ve kapitalist tüketim anlayışının Manavgat’ta her geçen gün yaygınlaşmasını dert etmeyen Manavgat Solu, solun özünde yer alan kapitalizmle çatışmayı hiç düşünmüyor. Belki de bunda Manavgat ekonomisini oluşturan turizmin zaten batı kapitalizminin doğal sonucu olarak ortaya çıkmasından kaynaklandığı ve turizm sektöründe ortaya çıkabilecek olası sermaye emek çatışmasıyla sektörün topyekûn çökeceği gibi absürt bir varsayımına dayandırması etkili oluyordur.

İdealize edilerek yetiştirilmesi gereken Manavgat gençliğinin geldiği bugünkü noktada hiçbir sosyal ve ekonomik hatta siyasi rekabet ve sorunun çözümünde konumlandırılmadığı gibi edilgen bir tavra hapsedilmesi bırakın gençliği, sol kesimleri tüm fikriyatlar açısından yerli, milli ve enternasyonalist değerlerden koparmaya yetmiştir. Hatta “Green Boys” örneğinde olduğu gibi Manavgat gençliğini batı tipi kapitalizmin işgaline mahkum etmiştir.

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz