Yerel demokrasinin başlangıcı olarak kabul edilen muhtarlık seçimi hem Osmanlı’da hem de Türkiye Cumhuriyeti döneminde heyecanlı bazen kavgalı bazen de ilginç propaganda yöntemleriyle geçti. Halk ile devlet arasındaki ilk köprü konumundaydı muhtarlar. Ne var ki Büyükşehir Belediyesi Yasasının çıkmasıyla beraber muhtarlar hem yetki hem de prestij anlamında çok şey yitirdiler. Bugüne geldiğimizde resmi evrakı sahibine ulaştıran, nadiren ikametgâh belgesi veren, mahallenin ihtiyaç sahiplerine yardım veya mahalleye dadanan asalaklarla mücadele edilmesi için yetkili makamların kapısını aşındıran ter döken yöneticilere dönüştüler.
Muhtarı muhtar olmaktan ve sıradanlaştıran AK Parti iktidarı Büyükşehir Yasasıyla önemini kaybeden muhtarlara saygınlık kazandırmak için olsa gerek 2015 yılında gerçekleştirdiği bir düzenlemeyle 19 Ekimleri “Muhtarlar Günü” ilan etti. Hatta bununla da yetinmeyen AK Parti bir aralar muhtarları Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde sık sık toplayarak Cumhurbaşkanının onlara hitap etmesini sağladı. Ama her şey nafileydi. Giden gitmişti bir kere. Gücü ve güçlüyü seven Türk halkı artık muhtarla pek de haşır neşir değildi. Sorsanız kaç kişi muhtarının veya azalarının adını biliyor? Nitekim bugün Manavgat’ta Atatürk Anıtı önünde yapılan etkinlikte vatandaşlardan hemen hemen hiç kimse yoktu. Protokol, STK, Parti temsilcileri, her önemli günde yer alan çilekeş öğrenciler, canından bezdirilen güvenlik görevlileri ve benzerlerinin katıldığı anma etkinliği sessizce yapıldı ve sessizce dağıldı. Her ne kadar Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara’nın muhtarlar günü üzerinden reklamını yapmaya çalışan Manavgat Belediyesi’nin reklam birimi Manavgat’ta “Muhtarlar Günü Coşkuyla Kutlandı” diye bir başlıkla kamuoyuna ve basına yanıltıcı daha doğru bir ifade ile abartılı bir cümleyle açıklama yapsa da gerçek şüphesiz ki böyle değildi. O yüzden en başından beri dediğimiz gibi Manavgat Belediyesi’nin manipülatif, yanıltıcı, bağlamından koparılmış, abartılı, tek taraflı haberlerine, basın bültenlerine mesafeli durmakta yarar var.
Muhtarlık Kalkıyor mu?
“Muhtarlar Gününün” trajedisi aslında demokratik yaşamın yerel yönetimin bel kemiklerinden biri olan muhtarlık kurumunun tasfiye edilişinin bayramıdır. Türkiye’nin Osmanlı’dan beri devam eden sivilleşme sendromunun ve serencamının kırılma noktalarından biridir. Elbette ki oturduğu koltuğun demokrasi tarihimiz ve devlet idaresindeki önemini bilmeyen, bu koltuğa layık olmadığı halde sırf hemşerilik veya ahbap çavuş ilişkisinden dolayı seçilmiş muhtarlarda vardır. Bunlar Belediye Başkanı veya Vali, Kaymakam ile iki fotoğraf çekilse dünyanın en şanslı insanı olarak görebilirler kendini. Ancak muhtarların büyük çoğunluğu muhtarlığın öneminin farkındadır. Farkındadır farkında olmasına ama hiçbir muhtarda muhtarlık müessesesinin içine düştüğü durumu dile getirmez getirmek istemez.
Muhtarlığın makam olarak pasifleşmesi, muhtarların figürana dönüşmesi 2020 yılından beri Türkiye’de bazı kesimlerce muhtarlık kurumunun artık gereksiz olduğu ve en azından Büyükşehirlerde kaldırılması gerektiği tartışmalarını da başlattı. Özellikle Manavgat gibi ahbap çavuş kapitalizminin yoğun, mikro milliyetçiliğin güçlü olduğu yerlerde belediye başkan adaylarının veya bizzat belediye başkanlarının muhtarlık seçim süreçlerine müdahale de bulunması, onları kendi mitinglerinde podyuma çıkararak onlara partili muhtar imajı çizmesi tartışmaların katlanarak artmasına da ortam hazırlıyor.
Muhtar kelime anlamı olarak “seçkin” manasına gelir. O halde sokaktaki komşularımıza soralım. Kaçımız muhtarlarımızı eğitim, sosyal konum, ahlak, liderlik alanlarında seçkin bir insan olarak görüyor?
Muhtarlar Neden Sessiz?
Bu sorunun cevabını biz muhtarlara sorduğumuzda inanın bize de cevap vermediler ve Gezgin Adam Dergisi ekranlarına davet edip sorunlarınızı anlatın dediğimizde ekrana da çıkmak istemediler.
Gezgin Adam Dergisi olarak muhtarlığın hakkını veren tüm muhtarlarımızın bu anlamlı gününü kutlarız.
Haber Yorum Hasan Can Alan