“GAZETECİLİK TOPLUMSAL BİLİNÇLENME VE KALKINMA İÇİN YAPILIR”.

                                                                                                        İlhami Demiral

Saadet Partisi Manavgat İlçe Başkanı İlhami Demiral

Saadet Partisi Manavgat İlçe Başkanı İlhami Demiral ile basının halleri, siyasi habercilik, sosyal ve kültürel konuların medyada ele alınışı ve “gazetecilerin” üzerine konuştuk. 10 Ocak Gazeteciler günü dolayısıyla İlhami Demiral ile gerçekleştirdiğimiz röportaj sizlerle.

Ömer Kaçmaz: Siz uzun yıllardır Saadet Partisi İlçe Başkanı olarak medya ile hemhal oluyorsunuz. AK Parti döneminde medyanın içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?  

İlhami Demiral: Maalesef ki medya ulusalda tekelleşti. AK Parti’nin Türkiye’nin merkez medyasını yutarak damadı gibi kendi destekçilerinin yönetimine bırakması haberleri bir manipülasyon aracı haline getirdi. Tarafsız ve yansız habercilik ulusal ve hakim medya da sonlandı. AK Parti güdümündeki haberciliği ve gazeteciliği kabul etmeyen ve muhalefeti destekleyen medya unsurları ise genellikle CHP bakış açısıyla ve onu savunan bir tarzla hareket ettiği için medya ve gazetecilik asli vazifesinden uzaklaşmış durumdadır. Ulusal medya maalesef ki manipülasyon için kullanılmakta, toplumu aydınlatma, topluma tarafsız haberi ulaştırma kaygısı kalmamış durumda.

Ömer Kaçmaz: Tüm ulusal medya aynı şekilde mi?

İlhami Demiral: Hayır tabi ki de. Örneğin TV 5, Milli Gazete gibi yayın organları halkımızın bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve hakikatleri öğrenmesi noktasında önemli çalışmalar yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Mesela iki yıl önce Milli Gazetenin haftalarca devam eden “Kıbrıs Üzerinde Siyonist Emeller” başlıklı haber dizisi milletimizi Siyonist İsrail’in Kıbrıs’ta çevirdiği dolapları öğrenmesini sağladı. Oluşan kamuoyu baskısıyla hem KKTC bazı yasal düzenlemelere gitti hem de AK Parti hükümeti konuyla alakalı açıklamalarda bulunmak zorunda kaldı. İşte işini düzgün yapan bir basının neler yapabileceğini gösteren ideal bir örnektir bu. Bundan dolayı milli ve manevi menfaatler için çalışan medya mutlaka ön plana çıkarılmalı ve desteklenmelidir.

Ömer Kaçmaz Gezgin Adam Dergisi Editörü

Ömer Kaçmaz: Sayın Demiral son yıllarda Türkiye’ye mal olmuş gazeteci ve televizyoncuların ulusal kanal ve gazetelerden ayrılarak YouTube gibi sosyal medya mecralarına kaymasını ve fikirlerini oralarda paylaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlhami Demiral: Ne bekliyorduk ki. Reklam alamayan ve merkez de durmaya çalışan medya organları ya küçülmeye gitti ya da medya organları üzerindeki baskıya katlanamayan ilkeli gazeteciler fikirlerini özgürce dile getirmek için alternatif mecralara yöneldi. Eğer ülkemizde gerçek bir fikir hürriyeti olsaydı, gazetecilere saygı duyulsaydı çalıştıkları kurumlara hem adilane reklamlar verilir hem de gazetecilerimizin özgürce konuşmasına olanak sağlayan tedbirler alınabilirdi. Mesele tamamen fikir hürriyetine saygı duymaktır.

Ömer Kaçmaz: Medyanın AK Parti güdümüne girmesi sizce neden bu kadar kolaylaştı. Örneğin Gazete patronları neden direnemeyerek gazetelerini, TV’lerini işaret edilen kişilere ya da gruplara sattılar?

İlhami Demiral: Bakınız efendim eskiden gazeteler arasında ya da gazetecilerde bir birliktelik kurulabiliyor, ortak hareket etmeleri sağlanabiliyordu. Örneğin Gazeteciler Günün Türkiye’de kutlanmasına neden olan 1961 tarihindeki “9 Patron Olayını” veya bunun antitezi olan “Basın Gazetesi” nin üç günlüğüne çıkarılabilmesi hatırlayalım lütfen. Ne var ki 1990’ların başında sağcı ANAP ve DYP’nin basında tekelleşmeye gitmek için yandaş holdinglere medya üzerinde kartelleşmeye gitmeleri direktifi verildi. Bu da yayın dünyasından iş adamlarının basın kurumlarını satın almalarına neden oldu. Bakınız 1990’ların başı sadece ülkemizde değil dünyada da medyanın genişlediği, çeşitlendiği bir dönemdi. Yani basın kısa bir süre zarfında medya adını aldı. Çünkü sunulan hizmetler artık dergi, gazete faaliyetlerinin çok ötesine geçmişti. İşte AK Parti bu süreçte yaşanan savrulmaları 2000’lerin başında kendi etrafına toparlamayı başardı. Yıllardır da oy konsültasyonu için medyayı kullanmayı başarıyor. Yani AK Parti iktidarları ANAP VE DYP’nin başlattığı medya, basın kartelleşmesini nihayete erdirdi diyebiliriz.

Ömer Kaçmaz: Peki Manavgat Medyası sizce ne durumda? Yukarıda bahsettiğiniz süreçler Manavgat’ta da yaşanıyor mu?

İlhami Demiral: Yerelde Manavgat gazeteleri ve medya organlarının her geçen küçüldüğünü üzülerek görüyorum. Bilhassa AK Parti’nin yerel medyayı tasfiye etmeye çalıştığı kanaatim artmaktadır. Çıkarılan 2024 Tasarruf Genelgesi maalesef ki yerel medyanın belediyeler tarafından üstü kapalı olarak desteklenmesi sürecini şimdilik sona erdirmiş gibi gözükmektedir. Ekonominin kötüye gidişatından dolayı zaten reklam alamayan yerel basına ait gazeteler artık hafta 3-4 gün yayınlanır oldu. Magazin alanında da olsa yayın yapan bir dergi zaten iki yıl önce kapandı. Fikir dergisi olarak da bir siz kaldınız o da 3 ayda bir yayınlanıyorsunuz. STK, meslek odaları ve büyük sermaye sahiplerinin mutlaka yerel gazetecilere reklamlar üzerinden finansal bir destek sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa ekonomik açıdan zorlu geçen bu günlerde az sayıdaki yerel basın kurumlarımızda ortadan kalkabilir.

Ömer Kaçmaz: Saadet Partisi olarak sizin basına yaklaşımınız nedir?

İlhami Demiral: Basın olmazsa aydınlanma, kalkınma sağlanamaz, batıl ile mücadele yaygınlaşamaz. Saadet Partililer medyanın tarafgir tutumunda çok çekmiştir. Hatırlayın lütfen Necmettin Erbakan Hocamızın Başbakanlığı döneminde merkez medyası REFAHYOL hükümetine atılmadık iftira bırakmadı. Tekziplerimizin çoğunu yayınlamadı. Bizlere haber bültenlerinde ya yer vermedi ya da karalayan haberlerle topluma taşıdı. Parti olarak fikir hürriyetine inanırız. Bu hürriyetin sadece iktidar mahfillerine ve onları destekleyen aydınlara değil tüm ülkeye ve tüm gazetecilerimize ait olduğuna inanmaktayız.

Ömer Kaçmaz: Peki ya halkın vergileriyle finanse edilen TRT veya AA ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

İlhami Demiral: TRT tüm partilere yer veren, partilerin ve fikirlerin ülke sathına yayılmasına aracılık ederdi. Ne var ki bu da bozuldu. Sormak isterim TRT hafta da Saadet Partisine kaç saat yer veriyor? Hangi Saadet Partili vekilin meclis konuşmasını yayınlıyor? Orda da tarafgirlik var. Anadolu Ajansı da aynı. Milli Mücadele döneminde Türk Halkının sesini dünyaya duyurmak için kurulan bu organ maalesef ki partilerimizin çalışmalarıyla ilgili haberleri yayılamıyor. Bizlerin vergileriyle faaliyetlerini yürüten bu değerli ve köklü kurumlarımızın bir an önce tüm partilere eşit mesafede durması gerekiyor. Bundan dolayı TRT ve AA’ya geniş ve gerçekçi bir özerkliğin getirilmesini zaruri görmekteyiz.

Ömer Kaçmaz: Sayın Demiral röportaj için çok teşekkür ediyorum.

İlhami Demiral: Ben teşekkür ederim ve bu vesileyle 10 Ocak Gazeteciler Gününü bir kez daha kutluyorum.

(10.01.2025)

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz